DİĞER
“Nesiller boyunca Kafka’dan esinlenerek yaratılan birçok eser oldu ve olmaya devam edecek. Kafka’nın eserlerinden ilham alınarak yaratılan tüm sanat eserlerinde ortak olan güçlü duygu yazın terminolojisine 'Kafkaesk' olarak geçer. Bu basit bir sıfat değildir, sinsi bir korkuyu ve Kafka’nın savaşını yüklenir.”
"Filmler kolektif bir hafıza oluşturabilir, geçmiş olaylara atıfta bulunabilir, unutulmuş olanı hatırlatabilir, kültürel hafızayı yeniden inşa edebilirler. Ancak Annette Kuhn’un da belirttiği gibi, seyircide filmden çok sinemaya gitme anıları yer edinir. Bu bakış açısı filmin, sinemanın çok küçük bir parçası olduğunu ortaya koyar."
"Aslında neo-liberal ekonomi tam bir öznellik ekonomisidir ama öznellik burada makinenin tam bir parçası olmak anlamındadır, artık özne-nesne, insan-makine, canlı-cansız ayrımının kalmadığı, makine için var olan bir öznelliktir."
K24'te Ağustos ayının ilk vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Yazma niyetindeki kişi yazar değildir, başka başka niyetleri olan herhangi biri gibidir; oysa yazar ancak yazdıktan sonra ortaya çıkabilir, demek ki yazarı yazı doğurur. Ama yazının doğurduğu kişiye hâlâ bir kişi diyebilir miyiz? Dahası, nasıl bir 'doğum'dur bu? Doğan biri var mıdır?"
"Petterson’un olay örgülerinin oldukça 'sıradan' olduğu düşünülebilir. Bugüne kadar farklı dillerde yazan birçok yazardan aile hikâyeleri okuduk. Petterson romanlarının özgün yanlarından biri, bu hikâyeleri kendine özgü bir zaman tasarımı içinde sunması. Zaman çağdaş Norveç edebiyatında oldukça önemli ve üzerine düşünülen bir kavram."
"Erpenbeck’in romanlarının odağındaki ana hikâyenin yanı sıra metin boyunca aktarılan küçüklü büyüklü hikâyelerin çoğunda, sınır kavramı çevresinde değerlendirmenin mümkün olduğu benzer meselelere temas edilir; bunlarla ilgilidir hikâyeler ya da bunların sorunsallaştırılıp didiklendiği bir yaklaşımla kaleme alınmışlardır."
Gönüllü karantina günlerinde eve kapanmışken, hem yaptığı seyahatler hem de seyahatin kendisi hakkında düşüneduran Osman Tümay, eskiden uzak diyarlarda gezer ya da İstanbul sokaklarında gezinirken çekmiş olduğu fotoğraflar eşliğinde, edebiyatın içinde, seyahatnamelerin arasında dolaşıyor…
"Fellini’nin aşırılığa hatta groteske olan düşkünlüğü, filmlerini özgün ve benzersiz kılan özelliğidir aynı zamanda. Sinemaya adım atmadan önce mizah dergileri için karikatürler çizen Fellini’nin sinematik evreni gülünç, abartılı, karikatürü andıran karakterlerle dolup taşar."
Ve bir kadavra oldu. Şimdi darmadağınık bir hâlde olsa da taşına “Geldiğimize pişman olmayacağız” diye yazdırdığı mezara gitmeden önce söyleyecekleri var...
Ayhan Geçgin'in Aralık 2018'de Duisburg-Essen Üniversitesi'nde yaptığı konuşmanın tam metnini yayınlıyoruz...
Ahmet Hamdi Tanpınar Almanca bilmiyordu, Şipal'in Dava çevirisi 1964'te çıktı, Tanpınar'ın ölümünden birkaç yıl sonra...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.